Her geçen gün gelişen tıp teknolojileri sayesinde Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi’nde de teşhis ve tedavi aşamalarında artık çok daha başarılı sonuçlar alınmaktadır. Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü, ileri teknoloji ekipmanları ve uzman doktorları ile hastalarına tam donanımlı bir şekilde hizmet vermektedir.
Beyin ve Damar Hastalıkları
Beyin ve damar hastalıklarının tedavisinde hastanın durumuna göre endovasküler (girişimsel nöroradyoloji) ve cerrahi (mikroşirürjikal) metotları uygulanmaktadır. Bu iki metot ayrı ayrı olduğu gibi birlikte de uygulanabilir.
Beyin damarı anevrizmaları: Beyin damarlarında baloncuk şeklinde meydana gelen ve kanama ile aniden kötüleşmeye neden olan, hayati kayıplara da yol açabilen bir beyin damar hastalığıdır.
Arterio-Venöz Malformasyon: Bu damar hastalığında atar ve toplardamarların beyinde yumak oluşturur ve kanamaya oldukça eğilimi olan bir durumdur.
Karotis Stenozu: Pıhtı oluşumuyla inmeye (felç) sebep olan karotis stenozu, boynun veya beynin içerisindeki şah damarı kısımlarının daralması ve tıkanması durumudur. Tedavinin saatler içerisinde çok acil şekilde yapılması gerekir.
Beyin kanamaları: Beyin dokusu içerisine ya da beyin zarlarına kan sızması durumlarına denir.
Beyin damar tıkanıklığı: Beyne giden kanın aniden kesintiye uğramasına sebebiyet veren damar tıkanıklıklarıdır. Kanın kesintiye uğraması inmeye (felç) sebep olur, acilen tedavi edilmesi gerekir. Kan akışını kesintiye uğratan tıkalı damarın endovasküler yöntemlerle açılması sağlanır, mikrocerrahi ile beynin yeniden kanlanması gerçekleştirilir. Bu uygulamayla sıkışan beyin dokusunun rahatlatılması da mümkündür.
Beyin ve Omurilik Tümörlerinde Tedavi
Yetişkin veya çocuk ayırt etmeksizin beyin ve sinir tümörlerinde mikrocerrahi ve endoskopik teknikler uygulanarak cerrahi girişimler yapılmaktadır. Hastanın beyin ve sinir cerrahı, radyasyon onkologu, tıbbi onkologu ve nöroradyologdan oluşan bir konseyde hastanın durumu değerlendirilir.
Konseyin değerlendirmesi sonucunda bazı tümörler için uzun dönemli kemoterapi veya radyoterapi uygulaması seçilir. Başta hipofiz tümörleri olmak üzere kafa kaidesi tümörlerindeyse operasyonu gerçekleştirecek cerrahi ekibin içinde mutlaka bir KBB uzmanı yer alır.
Omurga Hastalıkları
Omurga hastalıkları ile pek çok durumda karşılaşılabilmektedir. Kaza ve yaralanma gibi travmatik durumlardan yaşlılıkla ortaya çıkan bel kaymasına veya doğumsal sebeplerden oluşan durumlarda cerrahi işlemler uygulanmaktadır.
Bunun yanında bel ve boyun fıtığı gibi hastalıklar da beyin ve sinir cerrahlarının uzmanlık alanına girmektedir. Mikroşirürjikal ve endoskopik cerrahi yöntemleri ile bel fıtığı, boyun fıtığı ve omurga sağlamlaştırma işlemleri yapılmaktadır. Tüm bu işlemler fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümü ile ortak planlanır. Yine ağrı için uygulanan ameliyat dışı tedaviler de bu disiplin içinde gerçekleştirilir.
Çocukluk Çağı Beyin ve Sinir Hastalıklarının (Pediatrik Nöroşirürji) Tedavisi
Bu bölümde doğumsal ve sonradan ortaya çıkan kafa ve omurga hastalıkları için cerrahi işlemler uygulanmaktadır. Kafa içinde toplanan beyin suyu (hidrosefali), özellikle yeni doğanlarda karşılaşılan “spinal disrafizm” (bel açıklığı), damar hastalıkları, ve tümörlerle ağırlıklı olarak ilgilenilmektedir.
Travmalar (Darp veya Kaza Sonucu Beyin Yaralanmarı)
Kafa travması olan hastalar, yoğun bakım ünitesinde vakit kaybedilmeden tedavi edilir. Fizik tedavi ve rehabilitasyon programları da bu süreçle birlikte eş zamanlı yürütülür. Buradaki amaç kişinin hayati riskini ortadan kaldırdıktan sonra yaşam kalitesini tekrar yükseltmektir.
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri’nin Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü’nde yer alan uzman doktorlar; acil servis ve yoğun bakım ünitesi ile birlikte 24 saat koordineli çalışarak hızlı tanı, teşhis ve doğru müdahaleyi gerçekleştirmektedir.
Fonksiyonel Hastalıkların Tedavisi Nasıl Yapılır?
Fonksiyonel hastalıkların tedavi sürecinde hasta için cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulup duyulmadığı konusunda uzman nörolog, psikiyatrist ve fizik tedavi uzmanlarının bir araya gelerek oluşturduğu çalışma grubunda karar verilir.
Özellikle yaşam kalitesini düşüren Parkinson gibi hastalıklarda beyin pili uygulaması yapılmaktadır. Doğumsal sebeplerden ötürü veya ağır kafa travmaları sonucunda meydana gelen spastisitenin tedavisi için “baklofen pompası yerleştirilmesi” veya “selektif dorsal rizotomi” operasyonları ile gerçekleştirilmektedir. İlaç tedavisi ile sonuç elde edilemeyen epilepsi (sara) hastalığında da yine epilepsi cerrahisi ile ameliyat süreci organize edilmektedir.
Ameliyat Risklerini Minimuma İndiren İleri Teknolojiler
Nöronavigasyon: Nöronavigasyon sistemi beyin, omurilik ve sinir cerrahisindeki ameliyatlarda 3 boyutlu görüntü elde edilmesini sağlamaktadır. Parkinson cerrahisinden beyin tümörlerine, omurga ve omurilik cerrahisinden beyin tümörlerinde biyopsi yapımına kadar çeşitli durumlarda kullanılmaktadır. Hastanın ameliyat öncesi ve ameliyat anında bu sistemle görüntülerinin alınıp cerrahi işlem sırasında kullanılmasına da “nöronavigasyon” denmektedir.
Hastanın önce MR’ı çekilir ve nöronavigasyon cihazına aktarımı yapılır. Ardından MR’dan elde edilen anatomik veya fizyolojik görüntü ameliyat anında kullanılır. Bu sayede hastanın beynindeki veya omuriliğindeki çeşitli risk alanları gerçek zamanlı nöronavigasyon sayesinde görülebilir ve planlama bu görüntülere göre yapılır. Buradaki amaç, ameliyat esnasında sağlıklı olan dokuda oluşabilecek potansiyel zararı minimuma indirmektedir. Bu da nöronavigasyon teknolojisinin beyin ve omurgada hedeflenen bölgeye yüksek doğruluk derecesiyle yaklaşması sayesinde mümkündür.
Nöromonitorizasyon: Bu teknoloji, beynin hassas bölgelerinde bulunan tümörlerde, anevrizma ya da AVM cerrahisinde, yine omurilik tümörlerinde ve skolyoz gibi hassas omurga cerrahisinde kullanılmaktadır. Nöromonitarizasyon işleminde, ameliyat öncesinde hasta nöroloji doktoru tarafından uyutulur. Hastanın yüz, kol ve bacaklarına elektrotlar yerleştirilerek ameliyat süresince sinyaller alınır. Ameliyatı gerçekleştiren cerrah hassas bölgeye geldiğinde cihazın sinyalde düşme gerçekleşerek uyarı verir. Böylece ameliyat sonrasında meydana gelebilecek yüz, kol veya bacak felci riskleri büyük oranlarda azaltılır.
İntraoperatif ultrasonografi: Beyin ve omurilik tümörü ameliyatlarında tümörün yerinin tespiti ve ne kadarının çıkarıldığını kontrol etmek için radyoloji uzmanı tarafından ultrason cihazının ameliyat sırasında kullanılmasıdır. Beyin ve omurilik dokusundan ayırt edilmesi zor olan tümörlerin, operasyon esnasında tamamının çıkarılmasını için bu teknoloji çok önemli bir yere sahiptir.
Endoskopi: Endoskopinin kullanıldığı pek çok alan bulunmaktadır. Özellikle dar alanlarda geniş görüş açısı sağladığı için hipofiz, ventrikül içi tümörleri ve hidrosefali ameliyatlarında sıkça tercih edilmektedir. Ayrıca bel fıtığı gibi yaygın olan omurga problemlerinde de mikrocerrahiye alternatif bir tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gliolan Boyama Tekniği: Bu teknikte ameliyat öncesinde tümörün farklı renkte görünmesini sağlayan gliolan maddesi hastaya içirilir. Bu sayede ameliyat esnasında özel bir filtreye sahip olan cerrahi mikroskopta normal beyin dokusuyla tümör dokusu farklı renklerde görülür. Gliolan boyama tekniği sayesinde tümör çıkarımı maksimum seviyede gerçekleştirilirken beyin dokusu mümkün olan en az hasarı alır; hastanın nörolojik kayba uğrama riski olabildiğince azaltılır.
Uyanık kranitomi: “Motor alan” adı verilen kol ve bacak hareketlerinden sorumlu bölgelerde oluşan tümörlerin cerrahisinde hastanın uyanık tutularak ameliyat edilmesine uyanık kranitomi denilmektedir. Bunun sebebi de ameliyat sırasında hastanın konuşma ve kol-bacak hareketlerinin kontrol edilerek hasar oluşmasını engellemektir.
İntraoperatif BT (O-Arm): Bu yöntem özellikle omurgaya vidalama yapılan ameliyatlarda kullanılmaktadır. 3 boyutlu tomografi görüntüsü alan O-Arm teknolojisi sayesinde vidalama ameliyatlarında hata payı, artık neredeyse kalmamıştır.
O-Arm teknolojisi, ameliyat esnasında her aşamada cerraha önemli bilgiler vererek hastalığın tekrarlama riskini sıfıra indirir. Böylece hasta da daha az radyasyona maruz kalmış olur. Ayrıca bu yöntem sayesinde hem ameliyatta daha küçük kesilerin yapılır hem de enfeksiyon riski azaltılır.